İstanbul
AÇIK
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Neydiney Sağlık Kanser hastalarında teşhisten yıllar öncesinde görülen ortak durum

Kanser hastalarında teşhisten yıllar öncesinde görülen ortak durum

Kanserin nedenleri arasında genetik faktörler ve yaşam tarzı alışkanlıkları uzun süredir biliniyor. Ancak son araştırmalar, travmatik yaşam olaylarının da kanser riskini artırabileceğini öne sürüyor. Bu yeni bulgular, stresin sadece psikolojik değil, aynı zamanda biyolojik düzeyde de vücudu etkileyebileceğini ve kanserin gelişimine katkıda bulunabileceğini gösteriyor.

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Kanser hastalarında teşhisten yıllar öncesinde görülen ortak durum

Uzmanlara göre, sigara, aşırı alkol tüketimi ve sağlıksız beslenme gibi yıllar süren zararlı alışkanlıklar kanser riskini artıran temel etkenler arasında yer alıyor. Bu alışkanlıklar, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak tümör oluşumu için uygun bir ortam yaratabiliyor. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, kanserin sadece bu alışkanlıklardan kaynaklanmadığını ve travmatik olayların da önemli bir risk faktörü olabileceğini ortaya koyuyor.

Travmatik Olayların Etkisi

Bazı bilim insanları, boşanma, ailede ölüm veya ciddi bir kaza gibi tek bir travmatik olayın bile yıllar sonra ölümcül bir hastalığın gelişmesiyle bağlantılı olabileceğini belirtiyor. 2019 yılında yapılan bir çalışmada, travmatik olaylar yaşayan ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtileri gösteren kadınların, travma yaşamayan kadınlara göre yumurtalık kanseri riskinin iki kat daha fazla olduğu bulundu. Bu bulgu, travmanın uzun vadede kanser riskini artırabilecek ciddi bir etken olabileceğini ortaya koyuyor.

2022 yılında yapılan bir başka araştırmada ise, 278 baş, boyun ve pankreas kanseri hastasının çoğunluğunun, teşhislerinden önceki beş yıl içinde büyük bir stresli yaşam olayı yaşadığı tespit edildi. Bu, travmatik olaylar ve kanser arasındaki potansiyel bağlantıyı güçlendiren bir başka bulgu olarak öne çıkıyor.

Çelişkili Bulgular

Kanser ve stres arasındaki ilişki tüm bilim insanları arasında net bir şekilde kabul görmüş değil. 2016 yılında Birleşik Krallık'ta 100.000’den fazla kadın üzerinde yapılan bir araştırma, olumsuz yaşam olayları ile meme kanseri riski arasında bir bağlantı bulamadı. Bu gibi araştırmalar, bazı uzmanların stresin kansere neden olup olmadığı konusunda temkinli olmalarına yol açıyor. Harvard Üniversitesi'nden Dr. Andrea Lynne Roberts, stresin kansere yol açma konusunda güçlü bir kanıt olmadığını savunuyor ve stresin kalp hastalıkları ile daha açık bir bağlantısı olduğunu belirtiyor.

Stresin Vücut Üzerindeki Yıkıcı Etkileri

MD Anderson Entegre Tıp Programı Direktörü Dr. Lorenzo Cohen’e göre, uzun süreli stres, vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatarak kansere karşı direnci azaltabiliyor. Kısa süreli stresin vücutta kalıcı bir hasar yaratmadığı bilinse de, kronik stres bağışıklık sistemine zarar veriyor. Cohen, vücudun sürekli olarak kortizol ve adrenalin gibi stres hormonları üretmesinin, bağışıklık sistemini baskılayarak kanser riskini artırabileceğini belirtiyor.

Dr. Anil Sood, kronik stresin kansere nasıl katkıda bulunduğunu açıklarken, stresin hücresel düzeyde değişiklikler yaratarak bağışıklık sistemini zayıflattığını ve kanserin büyümesini kolaylaştırdığını belirtiyor. Vücut, kronik stres altında olduğunda, kansere karşı savunma mekanizmaları daha az etkili hale geliyor.

Stres ve Zararlı Alışkanlıklar

Stresin insanları sigara, alkol ve sağlıksız yiyeceklere yönlendirme olasılığı daha yüksek. Bu tür zararlı alışkanlıklar, kanser riskini artıran diğer önemli faktörler arasında yer alıyor. Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre, stresli dönemlerde bu tür alışkanlıklara başvuran kişilerde kanser riski daha fazla olabilir. Ancak stres ve zararlı alışkanlıklar arasındaki ilişki karmaşıktır ve her durumda kesin bir bağlantı kurmak zordur.

Kanser teşhisi konan hastalar, genellikle hastalığına neyin sebep olduğunu sorgularken kendilerini suçlama eğilimine girebiliyor. City of Hope Kanser Merkezi'nde görevli onkolog Dr. Daniel Bruetman, birçok hastanın "Keşke daha az stres yaşasaydım, kanser olmazdım" gibi düşüncelerle kendilerini suçladıklarını, ancak bunun doğru olmadığını belirtiyor. Bruetman, genetik ve yaşam tarzı faktörlerinin kanser gelişiminde çok daha büyük bir rol oynadığını vurguluyor.

Kronik Stresi Yönetmek Mümkün Mü?

Kronik stresin yönetilmesi, sağlıklı kalmanın önemli bir parçası olarak görülüyor. Dr. Lorenzo Cohen, stresle başa çıkmak için terapi, meditasyon, düzenli egzersiz ve iyi uyku alışkanlıklarının benimsenmesini öneriyor. Özellikle kaliteli uyku, stresi yönetmede en etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Cohen, her gece sekiz saat uyumanın, stresi azaltmak için en iyi yollardan biri olduğunu belirtiyor.

Sonuç olarak, stres ve kanser arasındaki ilişki hala bilim dünyasında tartışılmaya devam ediyor. Ancak stresin genel sağlığı etkileyebileceği ve kronik stresin bağışıklık sistemini zayıflatarak birçok hastalığa yol açabileceği kabul ediliyor. Bu yüzden hayatımızdaki stresi yönetmek, sadece kansere karşı değil, genel sağlık açısından da büyük önem taşıyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Günümüzde Gençler Neden Daha Yaşlı Görünüyor?

Günümüzde Gençler Neden Daha Yaşlı Görünüyor?